“Efendi-köle” ilişkisinin yaşandığı kolonyalist dönemlerde dünyanın uzak ülkelerinde “yerli halk”, uzaklardan gelen misyonerler eliyle “eğitilirdi”. Yabancılaşma yılları, hatta yüzyıllarıydı… Ülkemizde azim ve kararlılıkla, bilgiyle, bilinçle, gelecekteki güzel günlere sarsılmaz inançla kısa sürede kendisini kanıtlamış uygulamalı Köy Enstitüleri eğitim modeli amaç ve hedefleri bakımından terk edilince biz de bize uzak gelen o “efendi-köle” ilişkisini üretmeye başladık. Yalnızca eğitim alanında değil, hızlı kentleşmeyle birlikte gelişen sanayileşmede de aynı “efendi-köle” ilişkisini üretmeye başladık. Dışarıdan bilinçle böylesinin daha doğru, daha verimli, insan doğasına daha uygun olduğunu öğretmeye başladık evde, okulda, işte atölyede, fabrikada… Telaffuz edemediğimiz “demokrasi”yi “demirkırat” yaptık. Fabrikalardaki memur lojmanlarının adına “koloni evleri” dedik.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında adım adım Amerikan yörüngesine girdik. Giriş o giriş…