“Türkiye Yüzyılı”ndan “Yüzyılın Felaketi”ne…
1.
14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde iki kez sandık başına gittik. Öncesinde de yaklaşık iki ay süreyle partilerin mitinglerine, seçim kampanyalarına tanıklık ettik. Seçim öncesinde her parti, her ittifak depremden etkilenen bölgelere gitti, oralarda mitingler yaptı, depremzedelere çeşitli vaatlerde bulundu.
Hiç kuşkunuz olmasın geçmiş seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de seçim meydanlarında verilen sözler meydanda kalacaktır. Erdoğan, seçim döneminde depremzedelerden bir yıl süre istedi. Bir yıllık süre zarfında depremzedeleri kalıcı konutlara kavuşturacağını defalardır söyledi. Seçime günler kala Defne’de bir de yarım yamalak hastane açılışı yaptı. Hatırlarsınız, daha önce bu hastane için göstermelik “temsili” bir temel atma töreni düzenlenmişti. Elbette gülünçtü ve yersizdi.
6 Şubatta Kahramanmaraş’ta ve 20 Şubatta Hatay’da birbiri ardına meydana gelen depremlerin yıkıcı etkisi maddi ve manevi yönleriyle hiç kuşkusuz yıllar boyu sürecek. Öyle temel atmakla, bir yıl süre istemekle, toplu konutlar yapmakla geçecek gibi değil. Bunun eğitimi var, sağlığı var, yıllar sürecek rehabilitasyonu var, yıkık dökük şehirlerin, kasabaların, köylerin yeniden canlandırılması var… Ve daha bir sürü şey…
Seçimler öncesinde 31 Mart 2023’te deprem bölgelerinden Kahramanmaraş’ın Nurdağı ilçesindeki temel atma töreninde cumhurbaşkanının ağzından verilen söz şu:
"Amacımız 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim etmektir." Konuşmanın ayrıntısı şöyle:
“Yürüttüğümüz hasar tespit çalışmaları sonunda tüm deprem bölgesinde 313 bin binadaki 894 bin bağımsız bölümün yıkık, acil yıkılacak, ağır ve orta hasarlı olduğunu gördük. Amacımız 319 bini 1 yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim etmektir.”
Cumhurbaşkanı 31 Mart 2023’te seçimlerden önce bu bilgileri verirken seçimlerden sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına getirilen Mehmet Özhaseki çektiği bir videoyla kamuoyuna şunları söyledi:
"Depremden etkilenen 11 ilde afet konutlarımız hızla yükseliyor. İnşallah söz verdiğimiz gibi 300 binden fazla konutu bir yıl içinde, ondan sonra 1,5 ve 2 yıla kalmadan da diğer bütün konutları bitirip herkesi evlerine kavuşturacağız. Deprem bölgesi için üzerinde çalıştığımız yeni formüller var, kabine toplantımızda Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz edeceğim. O formüller devreye girdiğinde, depremzede kardeşlerimizin evlerini çok daha kısa sürede bitireceğiz. Hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeden, güvenli ve sağlam konutlarına kavuşturacağız."
Bakan ayrıca hangi illerde kaç konut, iş yeri ve köy evi yapılacağını da ayrıntılı olarak açıklamış. İleride kayıtlara geçmesi için açıklamanın bu bölümünü burada anmak isterim:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki TOKİ ve Emlak Konut Genel Müdürlüğü eliyle yapılan ve yapılması planlanan konutlarla ilgili veriler şöyle:
Adana'da 12 bin 705, Adıyaman'da 44 bin 459, Diyarbakır'da 11 bin 966, Elazığ'da 8 bin 253, Gaziantep'te 25 bin 6, Hatay'da 197 bin 248, Kahramanmaraş'ta 72 bin 257, Kilis'te 1165, Malatya'da 66 bin 99, Osmaniye'de 11 bin 225, Şanlıurfa'da 6 bin 387 olmak üzere toplamda 456 bin 770 konut yapılacak.
Bu kapsamda, Adana'da 3 bin 638, Adıyaman'da 26 bin 233, Diyarbakır'da 6 bin 278, Elazığ'da 2 bin 606, Gaziantep'te 19 bin 919, Hatay'da 33 bin 467, Kahramanmaraş'ta 29 bin 312, Kilis'te 1854, Malatya'da 14 bin 338, Osmaniye'de 4 bin 892, Şanlıurfa'da 5 bin 715 olmak üzere toplam 148 bin 252 konutun yapımı devam ediyor.
Bununla birlikte, Adana'da 2 bin 438, Adıyaman'da 23 bin 640, Diyarbakır'da 2 bin 361, Gaziantep'te 12 bin 607, Hatay'da 34 bin 129, Kahramanmaraş'ta 30 bin 310, Kilis'te 2 bin 628, Malatya'da 25 bin 302, Osmaniye'de 6 bin 856, Şanlıurfa'da 3 bin olmak üzere toplamda 143 bin 271 köy evi yapılacak. Bu kapsamda, 456 bin 770 kalıcı konut ve 143 bin 271 köy evi ile birlikte toplamda 600 bin 41 afet konutu yapılarak depremzede hak sahiplerine teslim edilecek.
Deprem bölgesinde hayatın normale dönmesi için iş yeri yapımı da sürdürülüyor. Bu kapsamda, Malatya'da 714, Kahramanmaraş'ta 142, Gaziantep İslahiye'de 80 iş yeri olmak üzere toplamda 936 iş yeri yapım çalışmaları devam ediyor.”
Depremlerden önce “imar barışı”nın mucidi olarak tanınan cin fikirli Mehmet Özhaseki’nin bu açıklamalarını okuyunca merak ettim: 319 bin konut yapım işinin plan ve programı ‘a’dan ‘z’ye halihazırda bir tamam yapılmışsa, aradan da 4 ay (projenin 3’te birlik süresi) geçmişse, yani ortada halihazırda “tıkır tıkır” işleyen bir süreç varsa, bu durumda, “devreye girdiğinde depremzedelerin evlerinin çok daha kısa sürede bitirilmesini sağlayacak formüller” ne olabilir? “1 yıl içinde” dediğin süre nedir ki; göz açıp kapayıncaya kadar gelir geçer. Zaten 4 ayı geçmiş. Ortada “1 yılda 319 bin konut yapıp hak sahiplerine teslim etmek” gibi oldukça iddialı bir hedef varken bu hedefe ulaşabilmek için her gün yeni yeni cin fikirlerin ortaya atılması gayet normal. Benim merakım hadi neyse de benden çok eminim asıl depremzedeler o Kayserililere özgü “zekâ dolu” formülleri dört gözle bekliyordur… Çünkü meselenin asıl muhatabı ve “hak sahibi” onlar…
Başta Kahramanmaraş ve Hatay olmak üzere çok geniş bir alana yayılmış deprem bölgesinde 1 yıl içinde 319 bin konut yapıp depremzedelere teslim etmek ihale sürecinden kontrol ve kabul işlemlerine değin ciddi bir plan, program, tedarik ve proje yönetimi gerektirir. Antakya gibi kimi yerlerde acele kamulaştırma yoluyla tapulu tarım arazilerine bile TOKİ eliyle hızlıca afet konutu inşaatına başlandığı yönünde haberler okuyoruz gazetelerde. Bunca kısa bir süre zarfında, üzerine sıra sıra toplu konutların yapılacağı zeminlerin inşaata elverişli olup olmadığını gösteren zemin etüdü raporlarının hangi laboratuvarlarda nasıl hazırlandığını bilmiyoruz, hatta bu raporların var olup olmadığını da bilmiyoruz. Tarım arazilerinin bile “acele kamulaştırma” kapsamına alınması bu kuşkuları haliyle artırıyor. Ayrıca bu 1 yıllık sürenin 4 ayı, yanı 3’te birlik bölümü halihazırda tükenmiştir. Bahse konu konut yapım işlerinin bu geçen süre ile orantılı olarak ilerleyip ilerlemediğini hiçbirimiz bilmiyoruz.
Bunu bilmediğimiz gibi 6 Şubatta ve 20 Şubatta meydana gelen depremlerde ad ve soyadlarıyla tam olarak kaç kişinin hayatını kaybettiğini de bilmiyoruz. Daha bugün bile enkazdan ceset çıktığına dair haberler okuyoruz. Bildiğimiz şu: “Asrın felaketi” bu depremlerde 50 binin üzerinde insanımızı yitirdik... Bugün bile (10 Haziran 2023) gazetelerde şöyle haberlere rastlıyoruz: “Depremden 122 gün sonra enkazda cansız beden bulundu. Adıyaman'da 6 Şubat'ta meydana gelen depremde yıkılan bir binanın enkaz kaldırma çalışmaları sırasında 20’li yaşlarda bir kadının cansız bedeni bulundu.”
Bir de “Türkiye tek yürek” adı altında düzenlenen bağış kampanyasında toplanan paralar var. Büyük bir bölümü kamu bankaları tarafından bir bölümü de özel sektör ile hayırsever vatandaşlar tarafından yapılan bağışlarda bir gecede toplam 115 milyar lira toplanmıştı. Hatırlanacağı üzere yalnızca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tek başına 30 milyar lira bağış yaptığını duyurmuştu. Benzer şekilse Ziraat Bankası 20, Vakıfbank 12 ve Halkbank da 7 milyar lira bağışta bulunmuştu. Başka kamu kuruluşları da benzer şekilde hatırı sayılır miktarda bağışta bulunmuşlardı. Diğer bilinmezler gibi toplanan bu bağışların da nerelere harcanacağını bilemiyoruz. Hatırlarsanız, 1999 Marmara depreminden sonra önce bir defaya mahsus olmak üzere toplanan, daha sonra da kalıcı hale getirilen deprem vergilerinin nerelere harcandığı sorulduğunda her kafadan bir ses çıkmış, tuhaf tuhaf açıklamalar yapılmıştı. O dönemde bu sorulara muhatap olan dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olayı veciz bir biçimde açıklayıp toplanan paralarla duble yollar, köprüler, tüneller yapıldığını söylemişti. O açıklamadan sonra epeyce bir zaman geçti. Köprüden çok sular aktı. Mehmet Şimşek şimdi yine, yeniden Hazine ve Maliye Bakanı. Eminin bir süre sonra “Türkiye tek yürek” kampanyasında toplanan yaklaşık 115 milyar lira nerelere harcandı sorusuna ister istemez muhatap olacaktır. Bakanın, öncekine benzer yeni bir veciz açıklamaya imza atıp atmayacağı merakla bekleniyor…
Daha bilmediğimiz pek çok şey var. Bizim bilmediklerimizden daha da önemlisi asıl depremzedelerin bilmedikleri çok şey var…
2.
Deprem gibi büyük felaketler toplumlar üzerinde uzun yıllar sürecek derin etkiler bırakır. Doğrudan ya da dolaylı olarak yaklaşık 15 milyon insanı etkileyen, ardında 50 binden fazla kişiyi hayattan koparan bir deprem fırtınasının sonuçlarıyla baş etmek kolay değildir. Deprem sonrasında en yakıcı ihtiyaçlardan birisi elbette ki barınma sorunudur. Sonra sağlık, tedavi, temizlik, bulaşıcı hastalıklardan korunma, beslenme, gündelik hayatını devam ettirebilme, rehabilitasyon, çocukların eğitimi, kayıplarını aşama aşama giderme vb. Tüm bunlar ulusal ve yerel ölçekte uzun vadeli olarak planlanıp programlanarak yürütülecek işler. Seçimler, böylesi topyekün bir planlamanın yapılmasını ne yazık ki geciktirdi. Seçimlerden önce böylesi stratejik planların yapılıp hayata geçirilmesini depremzedeler dâhil zaten kimse beklemiyordu. Seçim sürecinde zaten vaatten başka ne verilebilirdi ki? Seçim zamanlarında her zaman vaatler planlardan önce gelir.
Artık seçimler geride kaldı. Hazır elde “devreye girdiğinde depremzedelerin evlerinin çok daha kısa sürede bitirilmesini sağlayacak formüller” de varken, hazır, önceliğimiz depremin yaralarını sarmak olmuşken, depremzedelerin hayatlarını kolaylaştıracak, devletin ilgili tüm birimlerini harekete geçirecek plan ve programları hazırlayıp bunları tez elden birer birer uygulamaya koymanın tam zamanı…