Bu akşam göz alıcı sarı ışıklar altında kentin geniş bulvarı üzerinde bir baştan öbür başa yürümekten yorulduğum bir anda, bir yol soluklanıp sıcak , demli çay eşliğinde kendi iç sesimi dinlemek istediğim çayevinde her zamanki gibi kenardaki küçük masama oturdum ve dün akşam kendime iyilik edip "kitabevi"nden aldığım "saatler" adlı romanı okumaya koyuldum...
Yitik Bir Şiirin Bilinmez Bir Dizesiyim Bu Akşam
1.
Bu akşam bir çayevinde:
Bu akşam göz alıcı sarı ışıklar altında kentin geniş bulvarı üzerinde bir baştan öbür başa yürümekten yorulduğum bir anda, bir yol soluklanıp sıcak , demli çay eşliğinde kendi iç sesimi dinlemek istediğim çayevinde her zamanki gibi kenardaki küçük masama oturdum ve dün akşam kendime iyilik edip "kitabevi"nden aldığım "saatler" adlı romanı okumaya koyuldum. Romanın yazarı Michael Cunningham, Columbia Üniversitesi'nde öğretim görevlisi. Kitabın başına eklenen yarım sayfalık kısa özgeçmiş yazısına bakılırsa yazarın yaşamı deyim yerindeyse amaçsızca yaşamakla roman yazarlığı arasında gidip gelmiş. (Yazar 1952 doğumlu) . Böylesi yaşamlara oldum olası ilgi duymuşumdur. Çünkü böylesi yaşamların gerisinde "olağan olan"ın ötesinde "olağan dışı"nı keşfe yönelik olağanüstü bir tutku vardır . Bu tutkulu serüven hep "akıntıya karşı" dır ve yine hep " aykırı düşünceler"den beslenen tutkulu bir serüveni büyütür içinde...
Kitap , daha önceden neredeyse ezbere bildiğim bir yaşamöyküsünün trajik sonuyla başlıyor: Bayan Dalloway'in, Deniz Feneri'nin yazarı Virginia Woolf'un hayatına son verdiği ırmağa giden yolculuğun hüznüyle...
Kısa bir süre elimdeki romanla baş başa kaldıktan sonra kitabı el çantamdaki yerine özenle yerleştirdim. Kendime ikinci çayı ısmarlarken önümdeki beyaz kağıda yazdıklarım bir anlamda kendimle sesli konuşmalarımdı. Kendimle neler mi konuştum?
2.
Kendimle konuşmalar:
Bu akşam keşke yitik bir şiirin bilinmez bir dizesi olsaydım
Ya da keyifli bir Pazar akşamı; çalışanları mutlu eden bir Pazar akşamı
Bir filmin jenerik müziği olsaydım örneğin bu akşam
Saniyede 24 kare akan film şeridi benim eşliğimde aksaydı
Ah! Ege'de şirin bir kır kahvesindeki tahta masa olsaydım şimdi
Masanın özenle işlenmiş işlemeli beyaz örtüsü…
Üzerinde rengarenk çiçeklerin açtığı porselen bir çay fincanı..
Evde misafire özenle sunulan kahvenin üzerindeki köpük…
Oysa 'sessiz arka bahçelerin' hüzünlü konuğuyum şimdi…